kızım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kızım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Kasım 2012 Pazar

tütülü elbisemiz ve bebeğimiz


günlerden pazar biz ne yapıyoruz peki bugün evde oturmanın verdiği hırsla temizlik yapıyor arada kendini prenses sanan kızımın komik kaprisleriyle uğraşıyorum babamız mesaide haftasonuda çalışılırmı ama hafta sonu adı üstünde haftanın sonu bırakın bi bırakın dinlensinler (gezelim bizde yani )sevmiyorum haftasonu evde oturmayı dışarda bu kadar güzel bir hava varken evde oturmak üzüyor halimize şükür diyip konuyu kapatıyorum hafatasonları bitmez :)

Günler geçiyor kış geldi sayılır hala bahardan kalma havalar arada yüzünü göstersede  artık soğumaya başladı dün dışarıdaydık ve akşama doğru oldukça üşüdük .
kasım ayının son günlerini yaşıyoruz kızımın doğum günü yaklaşıyor aralığın ilk haftası bende bir heyecan bu kız ne zaman büyüdü bu kadar herşeyi anlıyor daha önceki doğum günlerinde ben kafama göre takılırdım şimdi herşey istiyor anne bundan al bana doğum günümde anne barbieli pasta alalım anne kanat alalım bana balonlar yapalım ahh bu çoçuklar ve ahh bu teknoloji 

bu sene internette bir tütü modasıdır gidiyor tüllerle neler neler yapıyorlar ne elbiseler bu kız çoçukları çok şanslı yaa kendimede mi yapsaydım ne bu tütülerden :) o kadar güzellerki insan bakarken kaptırıyor kendini şu güzel bu güzel ee evdede bir kızçe var o zaman bizede tütü yapmak farz oldu ilk önce evdeki parça tüllerden yaptım denemedim bakalım becerebilecekmiyim diye işte burada bakmak isterseniz. baktım ümit var olacak bu iş sağolsun ülkünün de yardımları oldu  ilk fırsatta çarşıya gittim aradım taradım istediğim tülleri buldum buraya yeni taşındık çarşıyı da yeni öğreniyorum bulmak oldukça zor oldu doğrusu sora sora bağdat bulunur misali sora sora buldum kumaşçılarda değil ama taa taaam nerde bilin bakalım çiçekçilerde benim bildiğim tül kumaşçıda olur ama burada çiçekç,ilerde satılıyormuş aklınız bulunsun çiçekçilerede bakın :)
 kestik biçtik kırdık döktük hatta :)ama başardık elbisemiz iyisiyle kötüsüyle şekle girdi şimdi kızıma birde bebek lazımdı onuda bir hışımla ördüm kalan tüllerden bir tütüledik süsledik püsledik  biz beğendik bu ikiliyi inşallah sizlerde beğenmişsinizdir.

Gurumi örmeye uzun bir ara vermiştim tekrar örmek güzel dostlar kazanmak muhabbetle ilmekleri ilerletmek güzel allaha şükür sizlerde çoçuklarınıza el örgüsü oyuncaklar örmek isterseniz buraya uğramanızı huzurla tavsiye edebilirim.
ilk defa keçe kestim ben burda :) daha neler yapıcaz bakalım bismillah diyelim başlayalım.





Bu arada günlerdir yazılar okuyorum bloglarda depo sorunu yaşanıyor umarım bu sorunu blogger en kısa sürede çözer.


12 Kasım 2012 Pazartesi

tütü yaptık prenses olduk

 uzun zamandır yapmak istediğim birşeydi tütü ama bir çok şey gibi bunuda sürekli erteliyordum çok zor değil 1saat içinde bitti tütümüz eğer bir kız çoçuğa sahipseniz mutlaka yapmanızı tavsiye ederim kesinlikle bayılırlar gecen sene sürekli pepe pepe derdik bu sene pepeden vazgeçtik prenseslere taktık anne ben pamuk prensesim anne benim neden tacım yok ben nasıl prenses olucam şimdi anne benim neden kanatlarım yok anne anne sorular sorular :)
 kızım bu kadar prensesliğe meraklıyken aldım tülü makası elime sağolsun ülkü de bana yardım etti :)
olurmu olmazmı derken başardık tütümüzü tüller evde vardı kızım doğduunda bebej şekeri yapmak için almıştım ondan artan bir miktar tül birazda evdeki çieçklerimin tüllerini çıkarmıştım taşınırken lastikte vardı yetti arttı bize

 malzemeler

  1. lastik
  2. renkli tüller
  3. makas 
 ben 10ar cm genişliğinde kestim uzunluğuda rastgele yaptım dizleerine kadar bazı parçalar daha uzun
 karton parçası ölçerken keserken rahat oluyor :)
 önce kızımın beline göre lastiği ölçtüm sonra sandalyeye geçirdim lastiği rahat çalışmak için sonra bu şekilde alttan geçirerek düğümler attım sabitledim lastiğe


 araya beyaz tüllerde ekledim
 saçımızada taç yaptık taçsız olurmuymuş hiç prensesler :)

 elimizede çiçekmi desem asa mı desem canavar kovalayıp yok etmeye yarayan ama kızımın bayıldığı bir aparat işte o kadar beğendiki oynamaktan o gece parçaladıı onu :=)
 maşallah demeyi eksik etmeyelim nazara inanır ve çekinirim
sonuç mutluluk eğlence ve dünyalara değişilmeyen evlat tebessümü kahkası 
sizlerle paylaştım sizde yapın evlatlarınızı mutlu edin onlar herşeye değerler 
 

30 Mayıs 2012 Çarşamba

köy gezimiz











Hafta sonunu güzel bir köy gezisi ile geçirdik büyüklerin ziyaretine gittik. Şehirden uzak mis gibi çam ağaçlarıyla dolu bir köy ve bu havada açılan iştahlar J neler yedik o gün neler ve neler gördük  çok fazla resim çekemedim yağmur hanımın peşinden koşmaktan aslında ölümsüzleştirilmesi gereken çok an vardı. Kocaman bir ceviz tarlasına gittik mesela cevizi ekmişler fidan çıkacakmış ve fidanları satacaklarmış tilkilerin bu fidanları yediğini öğrendim ilk defa duydum ve çok şaşırdım sabaha kadar tarlayı beklerlermiş meğer tilkilerden fidanları koruyabilmek için köydeki büyük dedemiz sarımsak ekmiş bizler için doğal hormonsuz (her sene ekiyor sağolsun ) bu sene köstebek yemiş yarısını her şeyin bir düşmanı var doğanın kanunları işte çarşıdan almaya devam sarımsakları J

Heryer yemyeşil şehir hayatı gibi beton değil.

Köyde değişik bir yemek yedim aslında değişik değil farklı Balıkesir de etli tirit vardır özellikle sünnetlerde yapılır tirit ekmeği vardır özel fırından alınır küp küp doğranır et suyuyla ıslanır üzerine domatesli sos üzerine et üzerine karabiber maydonoz.

Ben bu kez tavuklusunu yedim ve daha çok beğendim (kırmızı eti pek sevmediğimden olsa gerek) daha hafif ve lezzetliydi ilerleyen günlerde ölçülü bir tarif eklemeyi düşünüyorum denemek isteyenlere yardım etmek isterim.


Yağmur nisa bütün gün ordan oraya koştu zıpladı sabah 7de çıkmıştık yola nasıl bir enerji var bu ççoçuklarda meraklı heryere yetişti yengemiz yemekleri ocak başında pişirdi ona yardım bile etti

 Közlenmiş patlıcan biber salatası ben fırında veya tost makinesinde yapıyorum bazen tabi bu tad bulunmuyor

Yengesiyle yağmur nisa ocakta yemeklerin pişmesini beklerken yengesi ona sürekli bir şarkı söyledi “piş mama piş pişş pişş yağmurun tömbeğinee düşşş” 

 Tabi yağmurun tömbeğine düşecek olan patlıcanlar değildi J




Çoçuk olmak gerek bazen. Her şey küçükken daha güzeldi daha bir farklı görünürdü gözüme hayat ertesi gün sabah uyandığında yağmurun günaydın dedikten sonraki ilk cümlesi anne köye gitcezmi oldu J


19 Nisan 2012 Perşembe

iyi ki varsın kızımmm yağmurnisam


Geceleri kesintisiz uyuyacak ama her kalkişimda seni opme duygusunu tadamayacaktim.
Istedigim her akşam, sinemaya,yemege, sahilde dolaşmaya gidebilecektim ama "anne bende geleyim" diye bacaklarima yapişan minik ellerinin sicakligi isitmayacakti yuregimi...
Yeni boyanmiş duvarlarimda kalem izi ve yemek izi olmayacakti ama ben silerken "annecigim ne kadar iyisin" diyen sesini duymayacakti kulaklarim...
"'uzulme ben seni cok seviyorum" diye beni goğsune bastirmay...acaktin...
Belki başim daha az agriyacak, daha az yorgun olacaktim ama kanepeye uzanip minik ellerinle yaptigin o buyulu dokunuşlarin etkisiyle dirilemeyecektim...
Kendime ayiracak param daha cok olacakti ama senin salça kavanozunda biriktirdigin bozuk paralari birlikte sayip sevinç nidalari atamayacaktik...
Kakani temizlemek zorunda kalmayacaktim ama temizlerken kokudan dolayi minik ellerinle hem kendi burnunu hem de benim burnumu kaparken "anne burnunu kapatayim, igrenç kokuyor" diyen uyarini bilemeyecektim...
Bir cocuk sahibi olmanin ne demek oldugunu asla öğrenemeyecektim...
Her gece bana sarilan minik kollarini, burnumun ust kismina yerleştirdiğin o findik burnunu duyumsayamayacaktim...
Ocak aylari bu kadar sicak olmayacakti...
Hastane odasinda, lohusa kurdelasi ile cekilmiş fotograflarim olmayacakti....
Otobuse bindigimde kimse yer vermeyecekti...
Arabama her binişinde 'sana kocaman bir araba alacagim' diyen olmayacakti...
Her giyindigimde hayran gozlerle bakip, "tam istedigim gibi nefis olmuşsun" diyen iltifatinla coşamayacaktim...
Her gece bikmaksizin baktigin duğun fotograflarima belki yilda bir kez bakacaktim...
Annemi bu kadar sevdigimi anlamayacaktim...
"Seni seviyorum" demeyi hep erteleyecektim...
Annelik duygusu ile donanamayacaktim...
Dogum izni prosedurunden haberim olmayacakti...
Ayni cinsin rekabetinin ne demek oldugunu anlamayacaktim...
Çocuklarla ve ebeveynlerle iliŞki kurabilmenin bu denli kolay oldugunu anlamayacaktim...
Elim senin elinde dolaşirken bir sahil kenarinda, dalga seslerinin bize şarkilar mirildandigini duyamayacaktim...
Gece senle ilgili korkulu ruyalar gormeyecek, izdirapla uyanip yataginin yanina gelip, derin derin nefes alişini izleyemeyecektim...
Hangi yemekte ne kadar protein, vitamin, fosfor, kalsiyum v.s. var hic bilmeyecektim...
Her ay bir cocugun kac santim uzamasi, kac gram almasi gerektigi umurumda bile olmayacakti...
38.5 derece ateş beni de yakip kavurmayacakti...
Hangi dişlerin ne zaman cikacagi konusunda derin bilgilere dalamayacaktim..
Kayinvalidemi, ogluna neden bu kadar duşkun diye anlamamakta inat edecektim...
Anneler gununde kimseden hediye alamayacaktim ama ertesi gun bana kusup geri hediyesini isteyen bir kiza gulumseyemeyecektim...
Sabri, merhameti, önseziyi, özveriyi, duyarliligi, ögrenmeyi, ögretmeyi tam randimanli kullanamayacaktim...
Gece 4:30 da gözü kapali mutfaga kadar gidip, bardaga su doldurup yine gözü kapali dönme yetenegini kazanamayacaktim...
Minicik evimi mama sandalyesi, otomobil koltugu, ana kucagi, rengarenk emzikler, muhtelif boyda biberonlar, onlarca ceşit barbie, yapbozlar, tüylu-tüysüz envai ceşit oyuncakla ve şişelerce çocuk ilaci ile doldurmayacaktim...
Her çiktigim alişverişten sana alinmiş paketlerle donemeyecektim...
Hamilelik esnasinda 81 kiloya kadar cikip, tartiyi kirma egilimi gosteremeyecektim...
Dogum sonrasi gunlerce ac kalip, rejim yapamayacak ve yemek yemenin bir lutuf, yiyememenin işkence oldugunu bilemeyecektim...
Cocuk konusunda ahkam kesemeyecektim...
Cocuk doktorlari ile ilişkim, sokakta gordugum tabelalardan ibaret olacakti....
Aşkin ve sevginin bir erkekle kadin arasinda yaşanan o önlenemez sevgi oldugunu sanacak ve yanilacaktim...
Kirpiklerime kadar siçrattiğin ilk muhallebinin tadina bakamayacaktim...
Yaşanmiş tecrubeleri, deneyimleri bilmiş bir tavirla reddetmeye devam edecektim...
Daha cok bildigimi sanip ama daha az bilecektim...
Inciklerimin, boncuklarimin, fularlarimin ve tokalarimin nereye depolandigi konusunda meraklar icinde olmayacaktim...
Yuregim bu kadar derin atmayacakti...
Kalbim bir omur boyu birine ait olmayacakti...
"Anne bak dişimi fircaladim" diye agzini acip koklamak icin uzandigimda burnumu yanlişlikla isiran, kan oturtan bir cocugum olmayacakti...
Beni bu dunyada en cok annem seviyor sanacaktim...
Goz ameliyati sonrasi gozlerim bandajli eve geldigimde, babaannesinin bacaklarina yapişip hickira hickira saatlerce aglayan ve benim icin uzulen kucuk bir kiza sahip olmayacaktim...
Torun bakma şansim olmayacakti...
Damadima zulmetme, hayati zehretme zevkini yaşayamayacaktim...
Tam yemek yerken, salondan koşarak gelip, "anne burnumdaki sumugu lutfen alir misin?" diye bana bu zevki bahşeden biri olmayacakti...
Ben kanepede sizmiş uyurken, koşa koşa yataginin ortusunu alip, uzerime sermek icin nefes nefese kalişini goremeyecektim...
Her sabah 6 da baş ucuma gelip, ses cikarmadan yataga girmek icin benden onay bekleyen biri olmayacak ve senin geldigini ruhani bir gucle anlama yetenegine sahip olmayacaktim...
"Kiz evi naz evi" tezinin dogrulugunu savunamayacaktim...
Cocuk hikaye kitaplari ve cocuk gelişimi ile ilgili kitaplarla ilgim, kitapci raflariyla sinirli kalacakti...
Ilkokul ve ortaokul yillarinda veda ettigim, pastel boya, gazli kalem ve kuru boyalarla bir daha karşilaşmayacaktim...
Cocuk bezinin oldugu bolumlerinin aslinda butun buyuk marketlerde var oldugunu bilemeyecek ve maxi, midi, mini boylarina anlamsiz gozlerle bakacaktim...
Uzumun cekirdeklerini tek tek cikarmak icin insanustu bir ugraşa asla girmeyecektim...
Sulu koftenin koftelerini findik buyukluğunde yapmak icin sabrim hic olmayacakti...
Kimseye bu kadar sık sarilamayacak ve yalayip yutarcasina öpemeyecektim...
Sen olmasaydin eger ben asla 'ben' olmayacaktim...
Bir cocuk dogdugu anda Bir anne dogmuş olur...

yazıyı ben yazmadım nette dolaşuırken buldum ama sanki kendi yaşadıklarımı okudum sanki ben yazdım o kadar içten geldiki iyi ki anne olmuşum iyi ki bir kızım olmuş onunla bende doğmuşum hayatımın anlamı rengi tebessümü herşeyi kızım mutluluğum nefesim herşeyee tad veren sebebim 
ben:canım kızım
yağmurnisam:canım annecim
ben: güzel kızım
yağmurnisam:gücel annecimm
varmı ötesi :)
annelik duygusunu rabbim tüm kadınları yaşatsın tarifedilemez çünkü.

8 Aralık 2011 Perşembe

canımın içi kızım iyiki doğdun


canım kızım sen ne zaman doğdunda 2 yaşını doldurdun zaman ne çabuk geçiyor doğduğun an daha bugün gibi aklımda ilk gülüşün ilk adımların ilk kelimelerin zaman nasılda geçiyor
büyüyorsun rabbim seni tüm kötülşüklerden korusun hep iyi insanlarla karşılaşırsın inşallah şansın bahtın hep açık olsun bütün güzellikler seni bulsun iyi doğdun iyiki varsın iyiki bizimlesin kızım